2 Aralık 2010 Perşembe

Roma turistlerine oneriler


Uzun zamandir yazmayi planladigim Roma ve Turistlere oneriler yazimi sonunda yayinlayabiliyorum.Uzatmadan bolge bolge basliyorum:
Monti
Roma’nin en karakteristik, en sirin bolgelerinden biri. Cok fazla turstik de degil, bilinmediginden de tabi, ama her yere yurume mesafesinde gercekten. Monti de gidilecek meydanindaki bar var, hem aksamlari cok keyifli oluyor hem de yemekleri hafif ve guzel. Eger cabuk bir ogle yemegi isterseniz iyi bir salata, corba yada pizza yiyebilirsiniz. (l Covo, Via del Boschetto 91, tel. 064815871)
Via Nazionale
Via Nazionale’nin bir ucu Piazza della Repubblica diger ucu Mercati di Traiano (http://www.mercatiditraiano.it/) Piazza della Repubblicanin ortasindaki cesmenin arkasinda kucuk bir kilise var ona girmeyi unutmayin. Bu meydanda metrodan inip asagi dogru via nazionale uzerinde yururken solunuzda kalacak Castroni’de bir kahve molasi verebilir, icini de keyifle gezebilirsiniz. Asagi dogru yururken yolun sonunda mercati di Traiano muzesini goreceksiniz. Bence Roma'nin en keyifli muzelerinden biri. Roma daki Forumlari ve Pazar yerlerini anlatan video’yu da mutlaka izlemenizi oneririm, ortalikta gordugunuz tas yiginlarini eski haliyle gozunuzde canlandirabilmenizi sagliyor. Shop’un da da basarili bir kac kitap bulabilirsiniz Romayi eski haliyle gorselleyen.
Testaccio
Geleneksel Roma mutfagi oldukca agir ve domuz agirlikli bir mutfaktir.Genel olarak butun geleneksel Roma restoranlari Testaccio’da bulunuyor.(en azindan benim bildiklerim) Domuz yemiyorsaniz ozellikle sormanizi tavsiye ederim, menuden anlasilmiyor olabilir cogu zaman. Geleneksel Roma mutfaginin benim bildigim yemekleri (domuzsuz olanlari sectim)
  • Coda Alla Vacinara: Dananin kuyrugundan yapilan et yemegi, bunda domuz yok, yiyenler cok guzel oldugunu soyluyor, kulaga hos gelmese de. Roma’nin en eski lezzetlerinden biri.
  • Pasta ai ceci: Bucatino’da sadece Cuma aksamlari yapiliyor ama bir cok yerde yenilebiliyor. Kabaca nohutlu, adacayli makarnali yogun corba.
  • Pasta caccio e pepe: iki cesit peynir karisimi ve karabiber soslu ev yapimi spaghetti tarzi makarna.
Ben Testaccio’ya yakin oturdugum icin bir liste hazirlamistim, asagidaki linkten detaylari alirsiniz. Ben size kisa zamaniniz var ise ve Testaccioya gitmeyi secerseniz Bucatino’yu oneririm. http://oykuyener.blogspot.com/search/label/Restoranlar
Campo di Fiori
Burda hatirladigim kadariyla her sabah pazar kuruluyor. Enteresan ev yapimi makarnalar ve peynirler bulunabiliyor. Cok renkli makarnalardan icerikleri naturel olmadigi surece almanizi pek tavsiye etmem, zira hic bir italyan o makarnalari evine sokmaz. Pancar, domates, ispanak gibi dogal yontemlerle renklendirilenler fena olmuyor sadece. Campo di Fiori civarlarinda meydanda bir cok restoran goreceksiniz. Hicbirinde kotu yemek yenmiyor ama kisa zaman gidildiginde vakit kaybedilecek yerler degiller. Oturup bira yada sicak sarap icilebilir. Meydan da goreceksiniz hemen bir sarkuteri var. Burdan alip yaninizda goturmek isterseniz peynir, salam sucuk, mozzarella, prosciutto filan alabilirsiniz. Prosciutto domuz iceriyor, ama probleminiz yok ise “prosciutto crudo ben stagionato” isteyin (cig ve uzun zaman bekletilmis demek) ve mutlaka deneyin. Mozzarella buffalo sutunden yapilir ve cok kisa dayanir, o yuzden gununde yada ertesi gun en fazla tuketilmesi gerekir. Iyi mozzarella tatmak isterseniz mutlaka bir sarkuteriden almaniz gerekir. Hicbir supermarkette iyisini bulamazsiniz. Ya da tabi bazi restoranlar iyisini bulundurabiliyor.
Roma’ya ozel en meshur peynir olarak pecorino ornek gosterilebilir. Bu peynir turunun adidir ve alacaginiz yerlerde binbir cesidini bulabilirsiniz. (tazesi, eskisi, tutsulenmisi vs..) en iyisi sarkuteri de tatmak ve ona gore zevkinize gore almak.
Campo di fiori civarlarinda Roscioli diye bir firin var. Burasi romanin en eski firinlarindan biri. Yururken acikirsaniz girip dilim pizzalarindan yiyebilirsiniz. Tabi ekmekleri kekleri de unutmamak lazim . Iceri girince insan kendini bir kaybediyor. Noel zamani ozellikle degisik cesitler bulabilirsiniz. Bu firin cok zengin olunca hemen iki adim otesine de daha luks bir sarap evi acmis. Aksam yemegi icin uygun olabilir. www.salumeriaroscioli.com.
Piazza Navona
Piazza Navonanin hemen arkasindaki sokakta Cul de Sac sarap evi var. Benim en cok keyif aldigim yerlerinden biri Roma'nin. Ic dekorarasyonundan saraplarina ve yuzlerce cesit peynir cesitlerine kadar herseyiyle kacirilmamasi gereken bir yer. http://www.enotecaculdesac.com Rezervasyon kabul etmiyorlar ama onceden ararsan sira numarasi veriyorlar. Ben butun arkadaslarimi mutlaka bir buraya bir de Bucatino’ya gotururum mesela.
Via Del Corso ve Spanish Steps (Piazza di Spagna)
Via del corso Roma’nin en hareketli ve meshur alisveris sokaklarindan birisi. Basi Piazza Venezia’da sonu da Piazza del Popolo’da. Bu sokagi dikey kesen bir suru de sokak var birbirinden guzel. Benim tavsiyem basindan sonuna kadar yurumeniz sonra da ara sokaklara dalmaniz. Via Condotti o civarin en luks dukkanlarinin bulundugu en sosyetik sokaklarindan birisi. Sokagin sonu da Piazza Spagna’ya cikiyor. Piazza Spagna’ya gelmeden once solunuzda Cafe Greco’yu goreceksiniz. Bu da Romanin en antik cafelerinden biri. Bana gore icini gorup cikmak yeterli, hicbirseyi aldiklari parayi karsilayacak harikuladelikte degil. Ama bir kahve molasi icin uygun olabilir yine de. http://www.anticocaffegreco.eu/index.php
Via Frattina, Via Condottinin iki yan paralelinde guzel dukkanlarin oldugu bir sokak. Bu sokak uzerinde de yine Castroni'nin ufak bir subesi bulunuyor. Sokagin ispanyol meydanina dogru solunda ise Lazio Bolgesinin Sarap Evi bulunuyor. Buranin yemekleri de cok guzel ancak cok onceden rezervasyon gerektiriyor. Roma’nin daha dogrusu Lazio bolgesinin bana gore saraplari cok matah degil italyanin diger bolgelerine gore ama burda basarili birkac sarap deneyebilirsiniz. Palatium Enoteca Regionale del Lazio, http://www.tripadvisor.com/Restaurant_Review-g187791-d783323-Reviews-Palatium_Enoteca_Regionale_del_Lazio-Rome_Lazio.html
Haritanizdan bakarsiniz tabi bu bahsettigim ara yollardan birinde ask cesmesi de var:)
Bir de benim arkadaslarimla alisverise ciktigimda mola verdigim bir restoran bar var ispanyol meydanina cok yakin: Shaki Wine Bar: 29/a, Via Mario de Fiori, Rome. Salatalari cok basarili, disarda oturup sarabini icebiliyorsun. Fiyatlari konumu sebebiyle biraz tuzlu. Salatalarin yaklasik fiyatlari 15 euro civari.
Buraya kadar hep via del corso'ya Piazza Venezia’dan girdiginiz varsayimiyla yolun sag tarafinda bulabileceklerinizi anlattim.
Piazza del Popolo
Bu meydanda Roma icin onemli kiliselerden biri var. Chiesa di S. Maria del Popolo. Kilisenin onemliligi icindeki resimlerden geliyor. En onemlisi Caravaggio’nun tablosu. Mutlaka bir girip cikin.
Pantheon, Piazza Navona
Bunlar da via del corsonun solundaki ara sokaklara girip cikarak gidilen yerler. Artik bunlari guide’inizdan okur bulursunuz. Rehberlerde zaten yazan yerleri buraya yazmiyorum gerekmedikce.
Piazza Augusto Imperatore & Museo dell’Ara Pacis
Bu meydan’da via del corsonun sonuna dogru sol tarafta kalan guzel bir meydan. Bir cok restoran var, ama bence en keyiflisi www.gusto.it. Restoran bir komplex gibi, pizzaci kismi, sarap evi kismi, trattoria kismi , bir de mutfak malzemeleri ve kitap satan sirin mi sirin bir dukkani var.
Pizzaci tarafinin karsisinda Ara Pacis muzesi var. Icinde antik bir lahit var. Sakin para odeyip icine girmeyin camekandan yeteri kadari gozukuyor. Alt katinda guzel sergiler olabiliyor, eger ilginizi cekecek extra birsey olursa para odeyip girin yoksa dedigim gibi hersey camekandan gozukuyor.Ben Ara Guler'in Eski Istanbul sergisini burda izlemistim:)
Trastevere
Trastevere’yi unutmak olmaz. Burasi Roma’nin en canli, gece hayatinin hizi en yuksek yerlerinden biri. Aslinda bircok restoran var. Benim gittiklerim arasinda en karakteristik olani http://tavernademercanti.blogspot.com/ Taverna dei Mercanti. Pizza ve et agirlikli daha cok mutfagi ama ic design’I gercekten cok basarili.
Genel Bilgiler
Italyada genel olarak dikkat etmeniz gereken bazi seyler var:
  • Mesela, hicbir italyan sabah kahvaltisi haricinde capuccino icmez:) Benim gibi aksamustu icmeye kalkanlara da ters ters bakabilirler.
  • Yemek saatleri bellidir, o saatler disinda restoranlardan sizi mutfak kapali diyerek geri yollamalari mumkundur. Ogle yemekleri 12:30-14:oo arasi yenir bu saatler disinda servis yapmazlar, aksam yemekleri 20:00 ila 22:00 arasinda yenir, bu saatten once ve sonra girdiginiz yerlerde servis alamazsiniz. Kuzeyde ozellikle daha sikidir bu kurallar, Roma yine birazcik daha esnek olabiliyor bazen. Bunun disinda sandwich filan yemek isterseniz orda problem yok.
  • Cantalariniz, cuzdanlariniz.. Ozellikle kalabalik alanlarda, metrolarda.. Kuzeyde daha az karsilasilir.
  • Supermarketler cok turistik yerler haricinde pazarlari kapalidir. Yiyecek satan yerler de genelde kapanir. Misal ekmek isteseniz Pazar acik firin bulamazsiniz.
  • Cafelerde kahvenizi ictikten sonra keyif yapip dergi filan okumak pek alisagelmis birsey degildir. Kovulmaktan beter olabilirsiniz.
  • Ozellikle kuzey tarafinda bir restorana girerseniz mutlaka garsonun size yer gostermesini bekleyin, yoksa sizi saygisiz olarak nitelendirip beklemediginiz kabalikta davranabilirler.
  • Ozellikle kuzey tarafinda aksam yemeginden once alinan aperatifler cok onemlidir. Arkadaslar saat 19:00 civarinda barlarda bulusur, aperatif ickilerini icer ve sonrasinda yemek yemeye giderler. Bazen de happy hourlar gibi fix bir para odeyip hem ickisini icip hemde birseyler atistirip aksam yemegini oyle gecistirirler.
  • Aldiginiz otobus ve metro biletleri genel olarak 75dk gecerlidir. Hemen atmayin. Sehrine gore bu sure degisir ve biletin uzerinde belirtilir. Roma da bir bilet bir defa metro da sinirsiz olarak da otobus ve tramvaylarda 75dk gecerlidir ve fiyati 1 eurodur.Otobuslerde biletlerinizi sari makinalara yazdirmaniz gerekir.
  • Otoyollarda “Autogrill” adiyla dinlenme tesisleri bulunur. Buralarin yemekleri oldukca basarilidir, yol boyunca acikirsaniz pastasindan etine kadar gonul rahatligiyla yemek yiyebilirsiniz.

20 Eylül 2010 Pazartesi

My little poisonous mushrooms


Hic yazmaya halim yok ama bunu da islemeden buraya edemedim.. Agustos sonunda Venedik Alplerinde yuruyus yaparken buldugum zehirli sirin mantarlarim:)
Dikkatli bakinca altindaki sirin koyu gorulebiliyor:)

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Asolo - Treviso Bolgesinin Incisi

Treviso bolgesinin incisi olarak bilinirmis Asolo.. Venedige yaklasik 1,5 -2 saat uzakliktaki bu kucuk sehir uzun zamandir gormeyi bekledigim kadar varmis. Kucuk, romantik sevimli bir sehir..Gorulmeye deger 12.yy sonlarindan kalma kalesi, anfitiyatrosu ve bir kac eski villasi var aslinda, yarim gun icerisinde hepsini tamamlayabiliyorsunuz. Yolu dusenler "Enoteca alle ore" de soluklanip, son derece bilgili calisanlarinin sarap konusundaki tavsiyelerini ve hikayelerini dinleyip keyifli bir aksamustu gecirebilirler..

Luglio Suona Bene - Cavea Konserleri




Roma'nin hic sevmedigim en sicak, en turistik iki ayi temmuz ve agustos.
Haziran sonu ve Temmuz ayi icerisinde yapilan Luglio suona bene festivali acik hava da yapilan konserlerin en zengini oluyor her sene. Bu sene ki etkinliklerden en onemlileri bana gore, Norah Jones, Simply Red, Mark Knopfler ve Buena Vista Social Club.
Is programim sebebiyle sadece Buena Vista'ya bilet alabildim bu sene. Konser Cavea'da Auditorium'um orta yerine kurulan platformda gerceklesti. En son 2000'de Buena Vista'yi Istanbul'da Harbiye acik hava tiyatrosunda Compay Segundo daha yasarken izleme sansim olmustu. Muhtesem bir konser olmustu.
Gecen haftaki konser itiraf etmeliyim ki Omara Portuondo cikana kadar hayal kirikligiydi. Alisilan Compay Segundo, Ibrahim Ferrer performanslarindan sonra, tam artik Buena Vista bitmis derken, sahneye 80 yasinda oldugunu tahmin ettigim Omara Portuondo havai fisek gibi girdi ve birden sahne aydinlandi, o ana kadar sigarasini yuzumuze ufleyen, sakin sakin birasini icen, yuksek sesle sohbet eden, zaman zaman sen kahkahalar atan Roma ahalisi uyandi, ayaklandi ve hatta dans etmeye basladi e bir de bir zahmet sustu.
Italyanlarin konserleri, sinemayi sindiris tarzi beni her zaman sasirtmistir zaten. Konusmadan duramiyorlar, kendilerini engelleyemiyorlar.. Sinemalarda hasir husur posetlerden cips yiyorlar, ne mutlu ki hala kapali mekan konserlerinde ses cikartan yiyecekler satmiyorlar, icecege su disinda izin vermiyorlar. Bir de film bittikten sonra bizde ki gibi aninda kalkip salonu terketmiyorlar, son yazi perdeden silinene kadar yerlerinde oturuyorlar..
Acik hava konserlerini bir o kadar sevmeme ragmen insanlarin neden kendilerini bu konserlerde bu kadar rahat hissettiklerini hic analayamayacagim sanirim. Sanki konser izlemeye ve dinlemeye degil de, sohbet etmeye, biseyler icip yemeye, bol sigara icmeye ve arada da konsere bakmaya gelmis gibiler sanki..Iki hafta once Istanbul Acik Hava'da "Troya"yi yagmur altinda 2. defa izledim. Harika bir performans.. Yanimizda oturanlar gosterinin basindan sonuna kadar yagmura da aldanmadan durmaksizin cekirdek citlattilar. Ve bu ne yazikki ilk degil, ayni seyi jazz konserlerinde yapanlar var. Konsere ya da gosteriye bakmaya gelen vatandaslar.. Konseri dinlemek kavramina ne oldu? Bu kadar para verip konsere bakmaya ve cekirdek citletmeye gelen ey ahali... Dinlemeye gelenlere yazik degil mi? Sizin paraniza yazik degil mi?? Acik Hava'da cekirdek satilmasi da nerden cikti? Sanirim bir daha uzun bir sure acik hava konserlerine katilmayacagim.



16 Haziran 2010 Çarşamba

Sicilya

3 sene sonra tekrar Sicilya'ya donmek heyecan verici. Bu defa ucakla Palermo'ya oradan da arabayla Trapani'ye gittik. Arkadasimizin dugununden once 3 gunluk bir tatil ayirdik kendimize.
Havalimanindan arkadasimiz bizi aldi ve sabah kahvaltimizi yapmak uzere bir pastanede aldik solugu. Laf aramizda bu pastene yakinda bir subesini Roma'da acacakmis. Sicilya tatlilari gercekten insani obez eder. Sadece tatlilari da degil tum yemekleri, benim icin tam bir gastronomik felaket!

Trapani oldukca sade ve kucuk bir sehir, bir kac kucuk klise ve yenilenmemis guzel bina disinda pek bir sey begendigimi soyleyemeyecegim. Italya'nin diger sehirlerine gore deniz urunleri restoranlarda cok ucuz ve porsiyonlari devasa.

Kaldigimiz oteli ben internetten buldum. Sessiz ve temiz bir oteldi. Restoraninda yedigimiz ogle yemegi cok basariliydi. Bence yesilligi eksik biraz fazla beyaz, odalari da kucuk ama personeli cok saygili, kibar, odalarin temizligi de kayda degerdi.

Ilk aksam Trappani'de kaldik. Yuruyerek dolasirken bir sarap evi (Trapani & Vino: via carolina 42 trapani) bulduk. Yaklasik 3 saatimiz sarap icerek ve sahibi ile sohbet icerek gecti. Sahibi inanilmaz seker ve neseli bir adam. Caldigi muzikler muhtesem, kendisinin de bu muzikle arada bir dansediyor olmasi da ayri bir senlikti. Fotograf cekmedigime pisman oldum.

Ikinci gun deniz askim tutunca sabahtan yola cikip yaklasik 45 dakika mesafedeki Scopello ve Riserva dello zingaro'ya gittik. Denizin rengi beni kendine bir kez daha asik etti ve buz gibi sularina kendimi defalarca teslim ettim. Sonradan ogrendigimize gore Tonnara'da ozel mulk diye gordugumuz yerler aslinda pansiyonmus. Sadece bilenlerin gittigi, deniz ve gunesle butunlesmis cennetler. Iclerini bilemiyorum tabi ama disaridan bakildiginda oldukca harap gozukmelerine ragmen kendilerine ozel plajlari olmasi oldukca cekici. Ayrica dugun, parti vb organizasyonlarinda yapilabildigini ogrenmemiz hos oldu. Yeniden evlenecegimden degil ama hayal etmesi bile guzel.


Son aksamimizi ise Erice'de gecirmeyi planlamistik, Trapani'nin ustunde kalan dagin tepesinde kurulmus kucuk bir kasaba diyebiliriz. Dagin zirvesi hep bir bulutla kapli olur demislerdi ve oyleydi, enteresan bir havasi var. Teleferikle cikmamizi onermisti arkadaslarimiz biz de sozlerini dinledik, yukari ciktikca bulutun icine girdik, icine girdikce asagiyi goremez olduk. Aslinda cok yukselmesekte cok soguklasti hava ve cok usuduk.
Dar sokaklari, tas binalari olan cok gizemli bir yer, her sokagin nerdeyse sisle kapli olmasi da baska bir gizem katiyor sehre. Burasi badem ezmeleri ile unluymus, biz de eksik kalmadik, unlu pastanesinde tatlilarinin tadina baktik tabi.
Uzucu olan saat 8 deyince heryerin kapanmaya baslamasi oldu. Restoranlar dahil:(

25 Mayıs 2010 Salı

2 gunde yuruyerek Roma

Haftasonu sonunda gelmeyi basarabilen cocukluk hatta bebeklik arkadasim ve sevgili esi ile siki bir Roma turundan fotograflar..

insallahhİki günlük Roma turumuzun ilk durağı Colosseo oldu. Colosyum’un içine ben daha önce hiç girmemiştim, dışarıdan ihtişamı o kadar büyük ki içinde bunu gölgeleyebilecek bir seyler olacağını tahmin etmiyordum. Bilet kuyruğunda saatlerce beklemek de ayrı bir konu tabiî ki.
Bu defa sag olsun arkadaşımızın ısrarı ile bahçede İngilizce rehberlik teklif eden bayandan 2 saatlik Colosseo + Fori Imperiali turu aldık. Colosyum’un normal bilet bedeli 13 Euro iken biz kişi başı 25 Euro ödeyerek rehber hizmeti de almış olduk. Rehberimizin İngilizcesi, aksanı ve anlatisindaki basarî beni gerçekten şaşırttı. Sonuç olarak 1 saate yakin bizi gezdirdi ve içinde olayların eskiden nasıl geliştiğini anlattı. Çok basarili fotoğraflar çektim, çok mutlu oldum. Tek sorun çok sıcak olması ve içeride günesin altında baygınlık gelmesi. Bir de memleket bizim gibi uyanıklarla dolu değil, içeride su veriyim mi abla diye sucu çocuklar yok, hep birlikte üçümüzde kuruduk içeride resmen. Colosseo turunu tamamladiktan sonra 45 dakika gibi bir bekleme suresi koyunca araya rehberimiz zaten 2 gün gibi az bir suremiz olunca Fori Imperiali kısmını tek başımıza yaptık. Colosseo dan Piazza Venezia’ya doğru yürüdük ve daha sonra Via Nazionale’nin girişinden Montiye doğru sapıp Monti sokaklarını dolaşıp bir de meydandaki “Bottega del Caffè” de salatalarımızı yedik. Monti’den Repubblica meydanına doğru Via Nazionale’den yürüdük, meydandaki meşhur kiliseyi gezdikten sonra metro’ya binip Vatikan’a doğru gittik.
Vatikan’da en son gittiğimde olduğunu hatırlamıyorum ama bir takim kıyafet kuralları konulduğunu gördüm. Askılı kıyafet olmayacak, erkeklerde şort olmayacak filan gibi. Kontrol için sıramızı bekledikten sonra kilisenin içini gezdik, Capella Sistinayi atlayarak yorgunluktan bayılmış bir şekilde kendimizi eve attık.Aksam Campo da Fiori’deki balık restoranımız “San Lorenzo”ya (http://www.ilsanlorenzo.it (pesce) gidip afiyetle yemeklerimizi yedikten sonra Piazza Navona’ya yürüdük.Piazza Navona ve çeşmede birkaç fotoğraf ve çevreye bakınmadan sonra yine baygın ama mutlu bir şekilde evimize donduk.
Ertesi gün sabah normal bir saatte uyanılıp bu defa Via del Corso’dan başlayıp ask çeşmesi, Via Condotti, Piazza Spagna, Piazza F , ve via del corsonun paralelinden yürüyerek A ve son olarak da Pantheon ziyareti ile 2 günlük gezimizi aksam yemeğini esimin hazırladığı süper yemekleri yiyerek tamamladık. Elbette Roma’da görülecek daha çok fazla şey var, acık hava müzesi gibi bir yer. İki günde çok erken uyanmadan cook geç yatmadan yapılabilecek mantıklı bir geziydi bizimki. Birlikte olmaktan ve birlikte gezmekten çok zevk aldım canlarım yeniden gelin inşallah.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Roma Dondurmasi


Oncelikle verilecek bilgi, Roma dondurmasinin Turkiye'deki ununun Italya'da kesinlikle bilinmedigi ve aslinda gercek olmadigi. Italya'da Roma dondurmasi diye bir konsept ne yazikki yok.
Haftasonu ne yapalim ne yapalim diye dusunurken, gastronomik kesif turlarimizdan birini daha gerceklestirmeye karar verdik ve haftanin konusunu dondurmadan yana sectik. Hava sicakligi da bizi destekledi sansimiza.
Kitaplardan intenetten arkadaslardan toparladigimiz bilgiler isiginda daha once hic ugramadigimiz Vittorio Emanuele bolgesine (nami deger cin mahallesi) dogru Gelateria Giovanni Fassi'yi hedef alarak ilerledik. Burasi Roma'da en iyi dondurmayi yapan iki yerden biri olarak aniliyor. Hatta bu dondurmaci en eski olanlarindan.

Termini'den cin mahallesine dogru yururken Roma'nin hic gormedigim bir yuzunu gormus oldum ve sok oldum. Sokaklar Cinli, Rus, Slav ve daha memleketini bilmedigim bir cok insan ile doluydu, cogu sarhos, cogu yerlerde, bir cogu kaldirimlarda sohbette..

Ellerinde dondurmalar yaklasan insanlari gordukce dogru yolda oldugumuza anladik. Dondurmaciya geldigimizde yaklasik 15 dakika odeme kuyrugu, 10 dakika da dondurmalarimizi alabilmek icin bekledik. Sonuca gelirsek buyuk bir hayal kirikligiydi. Roma'nin bir cok yerinde cook daha guzel ve naturel dondurmalar yedim defalarca.

En basarilisi bence hic suphesiz "Il Gelato" (Il gelato - viale aeronautica) Internet sitesini bulamadim ama kendilerine bir facebook sayfasi acmislar. Eur'da bulunan bu dondurmaci yaklasik 100 cesit dondurmayi naturel bir sekilde hazirliyor ve sunuyor. Antep fistikli olanda Antep'den fistikli dondurma yaziyor:) Ben ustune tanimiyorum.

Bunun disinda Roma'nin heryerinde gorulebilecek Blue Ice dondurmacinin da dondurmalari bence cok basarili. Gerci kalitesinin subeden subeye degistigi soyleniyor ama ben ne zaman yediysem takdir ettim.

Kitaplarda ve yerel rehberlerde bahsi gecen ikinci dondurmaci ise San Crispino.Bunun da birkac subesi var denemedim ama denemek isteyenlerin bilgisine.


29 Nisan 2010 Perşembe

Fazil Say ve Roma

Sonunda yillardir gitmeyi beceremedigim Fazil Say konserine Roma'da gitme serefine erisecegim.

Mayis ayinda Fazil Say Auditorium bunyesinde 3 konser verecek. Santa Cecilia orkestrasi Turgan Sokhiev yonetiminde ve Fazil Say esliginde agirlikli olarak Cajkovskij calacak.

Ilgilenenler biletleri buradan alabilir.Konser bilgilerine de buradan ulasabilir.

27 Nisan 2010 Salı

Sorrento


Biraz can sikintisi, biraz ucma biraz kacma istegi.. Iste sonucu Sorrento.
Roma- Napoli 1 saat trenle, Napoli Sorrento 1 saat circumvezuviana ile..
Bende sans olsaydi yagmur yagmaz, ben ateslenip geri donmek zorunda kalmazdim..Ama olsun, 2 gunluk Sorrentodan uzuun bir yuruyus, bir suru fotograf, 2 yeni dost, bir de atesli grip kaldi..
Bir kendime geleyim, bekle beni Positano..

27 Mart 2010 Cumartesi

Venedik ve Renzo Piano


Bugun sansli gunlerimden biri gercekten...
Muhtesem bir gunes, bol prosecco, cichetti, zatteri derken birden karsimiza cikan gozlere bayram bir sergi..
Zatteri'de tuz depolarindan birini almis Renzo Piano restore etmis. Vedova resimleriyle renklendirmis..Ortaya cok enteresan ve zevkli bir gosteri cikmis.
Brosurden belli olmasa da, tavandaki raylar resimleri koridor boyunca tasiyor ve motorlu celik askilarla yerine gotururup birakiyor. Butun resimlerin yerlesmesini biz oturdugumuz yerden izledik.
Dostum, Sen Floransa'da ben Venedik'te, ne cok istedim yanimda olmani... Senin icin birer kere daha baktim her detaya..